1 Aralık 2011 Perşembe

Bölüm 5

Lavinia derslerde; hocayla, kimseyle pek ilgilenmezdi.Köşedeki çöp kutusuna bakar , dalardı .Etrafta ki bazı arkadaşları bunu farketselerde birşey demezlerdi. Çünkü Lavinia bunu hep yapardı.Yine bir gün öylece bakarken tam köşeye , hocası ona seslendi :
- Lavinia ! Tahtaya gelir misin ?
+İçindeki o şaşkınlıkla kalktı tahtaya.
- Bize hayallerinden bahseder misin ? dedi bay Sinatra ciddi bir tavırla.
Lavinia durdu bi an.Kafasını kaldırdı ve tam karşıdaki duvara bir kartalın tavşana baktığı gibi keskince gözlerini yapıştırdı.Şüpheli bir ruh haliyle , gözlerini kıstı ve kafasını iki yana sallıyarak ( Bay Sinatra'nın şu mavi çoraplarının üstündeki balıkların aynısını anneme söylesem bana da diker miydi ? diye düşündü ) ve
+Hayır.Bunu yapmam.dedi.Herkes şaşırmıştı.Sınıfta ki o alışılmış kargaşalı gürültü , yerini sessizliğe bırakmıştı.
- Nasıl ? Dedi Bay Sinatra
+Hayır, çünkü bir hayalim yook .Dedi Lavinia
Bay Sinatra durumu uzatmayıp peki diyerek Lavinia ' yı yerine oturttu.
....


Okuldan sonra Lavinia , her zamanki gibi kendinden emin ve özgür kız havasıyla kalabalıktan ayrılıp, Diğer yola koyuldu.Tam o sırada Servisine doğru yönelen Loris ( Bugün biraz geç kalsam birşey olmaz ) diye düşünerek Lavinia ' yı takip etmeye başladı.Lavinia önde Loris arkada yürüyorlardı.Lavinia arada arkasını dönerek etrafa bakıyor tekrar önüne dönüyordu.Loris de bunu bildiğinden gizlene gizlene takip ediyordu.Yolda Şehir müzesini , Bayan Mezvelev'in cafesi ve Ünlü Uryij ailesinin mezarlığını geçtikten sonra sahile doğru yöneldiler.Loris kendi kendine ( Bu kız nereye gidiyor böyle ? ) diye sorup sorup duruyordu.Çünkü bu yol evlerının tam tersi yönündeydi.Ve gittikçe uzaklaşıyorlardı.2 saate yakın yürüdükten sonra Lavinia durdu.Ve yere eğildi.Çantasından birşeyler çıkardı.Loris ne çıkarttığını göremiyordu çünkü gizlenmek için sahilde birşey olmadığından çok geriden bakıyordu.Lavinia çantasından çıkarttığı şeyleri eline aldı ve birkaç metre uzaktaki bir yere doğru gidip orayı kazmaya başladı.Bu sırada Loris bunu fırsat bilerek yaklaşmaya karar verdi çünkü merak ediyordu.Yaklaştıkça yaklaştı önce soldaki çam ağacına sonra yerdeki süs havuza sonrada taştan oluşmuş tümsek duvara saklanıyordu ki ayağı yerdeki çıkmış kaldırım taşına takıldı ve yere düştü.Bu sırada çantasında ki müzikli silgisi dışarı fırlayıp çalmaya başladı.

...
Bir ses geliyordu,evet evet tanıdık bir sesti bu.Lavinia bu sesi biliyordu.Hızlıca arkasını döndü .Bu lorisin annesinin aldığı silgideki müzikti.Arkasını döndüğünde yerdeki Lorisi gördü,o korkmuş ve yüzü bembeyaz olmuştu.
- Hey ! Loris ne arıyorsun sen burada,diye bağırdı güçlü bir sesle.
+ Şey..
-Beni takip ettiğini söyleme Loris ,sakın !!
+Şey Lavinia... şey..
Loris, yalan söylemeyi beceremezdi.Bu yüzden öylece kala kalmıştı.
Lavinia bir yandan Lorise nefretle bakarken bir yandan da yerde ki şeyleri düzeltmeye çalışıyordu.
Her şeyi topladıktan sonra ;
-Okulda sakın yanıma gelme ! diye bağırarak oradan koşarak uzaklaştı.
Loris ise yırtılan paçasını katlarken , gözleriyle tamam der gibi bakıyordu.
Peki ama Lavinia burada ne yapıyordu ? ...

Devam edecek...

30 Kasım 2011 Çarşamba

Bölüm 4

Bölüm 4

Hayır ! hayır ! hayır durmamalı, bitmemeli . Dediklerinin hepsini yapdım işte. Ne istiyorsun ki benden.Gözlerime neden bakmıyorsun, yüzünü çevir nolur söyle ben yapmadım mı ? Erken kalktım dediğin gibi, bakmadım kimseye ,nefret etmedim doğan kuştan ,yağmurdan kaçmadım, Yok Yok ! yıkılamaz binalar hayır hayır ! Yıkma yıkmaa nolur ...
Bitti, herşey bittii herşeeeeeeeeeeeeeeey ...
Neden ha neden ?
Gözlerimi sen verdin, ben o gözlerle sadece görmeyi istedim,sen göstermedin.Ellerimi sen verdin , ben onlarla sıcak bir canlının elini tutmak istedim, sen olmaz dedin,, Hayır hayır olmaz ! Annem senin yanında ama ben değilim, değilim işte ! Değilim ! Değilim ! Ben birşey yapmadım sana .hiç birşey yapmadım . Karanlıktı odam ,karanlıktı etimin içindeki tüm odalar. Sen kararttın sen ! hepsini sen yapdın sen sen !
Annee !
Annee !
Annem orda işte, anne !
Hayıırr !
Anne yardım et
- Lavinia , kızım ! ...

...

(saat : 07:49)

- Lavinia ! Okula geç kalıyosun , hala kalkmadın mı sen ?
Hey ! servisinin gelmesine 10 dk var , aptal kız , yine geç kalacak..

Lavinia , kalkmış üstünü giyiyordu.Gözlerinin altında ,minik bir gözyaşı kocaman birikmişti.Suratı ilkokulda otobüsün camından gördüğü o korkunç mezar kadar ürkütüyordu,şaşkındı.Konuşmuyor, sanki o an dünyadaki herşeyin çözümünü arıyor gibi meşguldü kafası.Avuçları kızarmıştı. Gerçekten kendisini kaybetmişti. Öyle dalgındı ki Deeps'e mamasını vermemiş, hatta defalarca havlamasına rağmen, dönüp bakmamıştı bile.Lavina yaşıyordu ama en azından orda yaşamıyordu.
Üstünü giydi , çantasını sırtına taktı.Odadan çıkarken bir an arkasını döndü ve çekmecesinin üstündeki resme birkaç saniye dikkatlice baktı .Ama sanki yıllardır hiç görmemiş gibiydi.Kafasını çevirdi , bir kelime bile çıkmamıştı ağzından.

Lavinia ; evden çıkarken güldü,sonra tekrar güldü sonra tekrar... Sonra durdu, gözlerinden damlalar akıyordu ve hava ancak herzaman ki kadar iyiydi .Çünkü o savaşıyordu...

Devam edecek...

Bölüm 3

Saat 17:26 **
- Kim o ?
Ses yok
- Kim o ? diyorum.
Yine ses yoktu.
Cenny kapıyı dayanamayıp hızlıca açtı.Kapıdaki her zaman ki gibi Lavinia'idi . Neden cevap vermiyorsun diye kızamazdı çünkü bunu tam 4 senedir yapıyordu. Asla ,ben geldim demezdi.Cenny de bunu kafaya takmıyordu artık.Ayakkabılarını çıkartıp ,birşey demeden odasına çıktı.Çıkarken arkasından dökülen minik çamurlar Cenny nin dikkatini çekmişti. Çünkü çamur ayakkabılarından değil üstünden dökülüyordu ve yazın ortasında bunları yapmak için çamuru nerden bulacaktı ki ?
...
Lavinia ,çantasını çıkardı, Deeps'e merhaba diyip ellerini yıkadı.
-Aç mısın ? Lavinia !
..(bir kaç dakika sonra)..
-Hayır ,diye bir ses geldi yukardan
Lavinia her akşam odasında oturur, bazen George amcasını aldığı hiç bitmeyen yapbozunu yapar bazen Deeps'e yabancı bi şarkının kendi dilinde olanını anlatır, bazen de aynayı alıp dakikalarca kendine bakardı.Ellerini saçına atar, tarar tarar sonra bozup tekrar tarardı . O gecede öyleydi.Elleri saçındayken (acaba Loris sarı bi kumaştan etek giyse benden daha güzel olurmu diye) aklından geçirdi .Hava kararmaya , araba sesleri azalmaya başlamıştı.Tam o anda gözü karşıdaki tabağa takıldı.Ordaki 2 hafta önceki yediği büyük acılı cipsi yediği tabağıydı. Hala ordaydı. ( Yokluğunu kimse farketmemiş ...) diye geçirdi içinden...
Odanın kapısını kapatıp,kitlemişti.Bu herzaman bir merak uyandırıyordu birinde.
takkkk !! takkk !!! takkk!!
-Lavinia, ne yapıyorsun orda ?
-Odana git ,Tanill
-Açsana şu kapıyı ? Hergün kapatıyorsun.
Cevap vermedi, Lavinia.. Bir kaç dakika daha ısrarında kararlıydı Tanill ama birsüre sonra pes edip gitmişti.Sanırım Lavinia yalnızlığı seviyordu.O an aklından ( acaba bu odadan hiç çıkmasam ölmez miyim ? ) diye bi cümleyi geçirdi..
Sonra cebinden , birkaç tane mavi ve ıslak taş, birkaç tane kiremit parçası ve bir tane de tutkal çıkardı. Yattığı yatağın altını acele acele açıp en uzak köşesine sıkıştırdı.Korktuğunu, burnunun ve yanaklarının kızarmasından , ellerinin hafif titremesinden ve gözlerindeki bakışlardan anlayabiliyordunuz, Lavinia bunu son 2 aydır hep yapıyordu...
Devam Edecek

Bölüm 2

 - Bauuumm ! Bauuumm !
Tekerleklerini hergün daha da mı şişiriyor ? diye düşündü Lavinia.Her gelişinde sanki dahada büyüyor gibiydi.Bembeyaz,yanlarında çizikler ve kocaman tekerlekler.Gerçi yaşlı Sam de sürmeyi pek biliyor sayılmaz dedi içinden.O dev gibi tekerlekler yanaştı ve durdu. Lavinia engelli yarışında kendisinden çok şey beklenen sporcular gibi atladı, otobüse, mecburdu çünkü baya yüksekti..
- Günaydın , Bay Antonio !
Cevap herzaman ki gibi gelmemişti.Zaten Lavinia da bunu bile bile 158. kere sölemek istemişti,sadece.Otobüs hergünkü gibi basit,sıradan ve korkak çocuklarla doluydu.Havadaki haşlanmış patates kokularıyla,süt kokularının birbirine karışmış o mükemmel aroması Lavinia'nın burnunda adeta alarm verilmesine yol açmıştı, bu koku berbattı...
Okul da sıkıcıydı, öğrenciler her zaman ki gibi hep aynı yerde dururlardı, öğretmenler aynı şeyleri söylerlerdi.(Sırayı bozma! Sırayı...).Herkes hep aynı bakardı,dersler hep aynı geçerdi.
Bay Froudo hep aynı şeyi söylerdi:
- Birdaha bunu yapan olursa kendisini kapının önünde bulur.
Bu lafı ona bile en az 3 kez demiştir.Sanırım hafıza konusunda öğrenmesi gereken birşeyler vardı.Okulda yalnız takılırdı Lavinia.Aslında sanki bundan çok mutluymuş gibi davranır, bu sayedede okulun en itici olan insan ödülünü almaya hak kazanabilrdi.
Okul derslerinde başarılı olan biri için , burası iyi bir yer olabilirdi ama Lavinia için koyunların hergün mecburi olarak tüylerinin güdüldüğü bi ahırdan daha iyi birşey değildi.Okuldan çıktığında arkasına bile bakmadan ki genelde ( acaba biri bana bakıp gülüyor mu ? ) diyerek kontrol eder ama o an tek derdi oradan kurtulmaktı.
- Hey ! Lavinia . Beklesene beni.. Lavinia !
-Efendim Loris, eve gitmem gerekiyor , acelem var.
-Hadi be Lavinia , ikimizde biliyoruz bunun yalan olduğunu. Senin o annenin aptal çileklerinden başka bir işin yok ki !
..
Lavinia, içinde bir yanardağın kızgınlığı kadar birikmiş nefretiyle adımlarını hızlandırdı ve Loris'i arkada bırakarak yine kayıplara karıştı.Kimse bilmiyordu nereye gittiğini.Çünkü okulun saat 17.00 da bittiği yalanını annesine yutturduğundan beri asla bu saatlerde eve gitmezdi...

Devam Edecek

Bölüm 1

Lavina, Orta Malcorn bölgesinin en zengin, bir o kadar da sıkıcı bi ailenin en küçük kızıydı.Abisi Tanill ile pek anlaşıyorlarmış gibi görünse de , evde kimse yokken bir kumanda bile 35. Gunner Savaşını başlatmaya yetebiliyordu.Tanill sorumsuz,sinirli, kıskanç ki ( bunun Lavina ile hiç alakası yok ) güne başlamak için görmenizi isteyebileceğiniz en son kişiden bile bir sıra geriden gelirdi.Annesi Cenny, aptal mavi küçük şirinlerin köyünde yaşadığını sanan bi çilek yetiştiricisiyken,günün çoğunu onlarla geçirir hatta bazen bu aylar bile sürebilirdi. ( Hey bir dakika aylar mı ? Bu nasıl olur ? dediğinizi duymak zor olmadı doğrusu . Eğer siz de koca bir çilek tarlasında çalışmayı kabul etmediğinizden dolayı saatlerce kokmuş yiyecekler ve örümceklerin hakimiyetinin sürdüğü eşyaların bulunduğu bir kilerde kilitli tutulsaydınız, sanırım bu süreyi ay olarak görmem konusunda anlaşabilirdik.) Ve çok üzüntü verici olarak babasıysa , başına beşmilyonda bir gelen bi kaza olan lamba direği düşmesi vakası yüzünden, çoktan bu mutlu aile tablosunu bırakıp çok sevdiği halasının yanına gitmişti.Sanırım bunun iki taraf içinde en iyisi olduğunu ,bir önceki törende bu iki çift göze bakarak anlayabilirdiniz.Aslında bu olayların hepsinin birşeylerin olması için yapıldığını, kimsenin bilmemesinin yaşanan herşeyin olabildiğince müthiş bi serüven olmasına neden olduğunu anlamak biraz geç olmuştu ya da olacaktı.Hayat onun için gelmişti,fakat sanırım birisi ona söylemeyi unutmuştu...

- Lavinaa ! Yemeğin hazır. Sütlü kocaman bir cips kokteyli ve Mikel suyu.

-Kime söylüyorum ! Lavinaa!

O gün tıpkı , ondan önceki 3454 gün gibi yaşanmasını istemeyecek kadar basitti.Yatağından kalktı,dişlerini bir ay önce biten diş macunuyla fırçalayıp, Deeps'e mamasını verdikten sonra en ciddi yüz ifadesiyle aşağıya indi...

Aslında bakarsanız Lavina , monotonluktan mı yoksa geçen hafta izlediği yarışmada favorisi olan yunus balığının yenilmesinden mi ,bu kadar üzgündü ? Anlamıyordu.Hayat bu kadar karmaşık olmamalıydı.Bir an kendisine deli olma ihtimalini yakıştırmanın en iyi çözüm olacağını düşünüyordu..Gözleri çantasınının üzerindeki çilek lekesinde,okula gitmek için okul üstünü giyerken aklına inanılmaz büyüklükte bir problem geldi.( Az önce yemeğe başlarken ; kaşığı sağ elimemi aldım yoksa sol elime mi ? ) Bu muhteşem ve akılalmaz sorunun onda yarattığı travmaya yenilmedi ve - Neyse , bunu sonra düşünürüm diyerek ; şehrin en kalabalık yeri olan evlerinin önündeki otobüs durağında beklemeye başladı ve tabiki her zaman ki gibi o ses ...

Devam Edecek...